25 Aralık 2014 Perşembe

Yeni Yıla Geri Sayıyoruz

Yılbaşı yaklaştıkça hepimizde bir heyecan başlıyor. Bu süreci çocuklarımıza zaman kavramını ve geriye sayma işini öğretmek için fırsata dönüştürmek istedim. Uzuun zaman önce Pinterest'te görüp aklımın bir köşesine kaydettiğim bir etkinliği bu hafta sınıfımıza uyguladık. İşlem basit;
Önce güzel keyifli bir Noel Baba resmi bulunuyor. Sonra sakalını ihtiyacımıza göre uzatmak için ek yapılıp güzelce süsleniyor. İyice uzamış olan sakal yeni yıla kalan gün sayısı kadar eşit parçaya ayrılacak şekilde çiziliyor. Her bölümün içine sakalın en üst kısmı 31 Aralık olacak şekilde günler yazılıyor. Bu Noel Baba sınıfta herkesin görebileceği bir yere asılıyor. 



Her akşam sakaldan o günün tarihi olan kısım kesiliyor. 

Sakal kısaldıkça yılbaşına yaklaştığımızı görüyoruz, heyecanlanıyoruz, seviniyoruz. Bu şekilde hem keyifli bir takvim uygulaması yapmış hem de geriye doğru neşeli bir şekilde saymış oluyoruz. Bizim Noel Baba'mızın fotoğrafları bunlar. Her sınıfta her zevke göre hazırlanabilir. 
Herkese şimdiden mutlu ve keyifli bir yıl dilerim :) 

17 Aralık 2014 Çarşamba

Kutu Kutu İç Anadolu

Malum Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası içindeyiz. Tüm okullarda bir pasta börek çılgınlığı sürmekte. Bizim okulda ise bu hafta biraz farklı kutlanıyor. 
Ülkem 7 Renk adlı bir proje kapsamında her yıl ülkemizin bir bölgesi tüm anasınıfları ve ilkokul öğrencileri tarafından ilk dönem boyunca çeşitli etkinliklerle inceleniyor. Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası'na denk gelen bir gün de yapılan çalışmalar tüm okulla bir festival havasında paylaşılıyor. 
Bu sene bölgemiz İç Anadolu idi. Biz de birinci sınıflar olarak bölgenin haritadaki yerini, bölgeye has yemeklerden ve hayvanlardan bazılarını öğrendik. Şehirlerinden de Ankara, Eskişehir, Konya ve Nevşehir'i seçerek bu şehirler hakkında sınıf seviyemize uygun çalışmalar yaptık. 
İşin sunum kısmında sosyal bilgiler öğretmeni arkadaşım çok sevgili Derya Özen Boçkay'ın harika bir çalışmasından esinlenerek şehir kutuları hazırladık. İşin ana fikri herhangi bir konu hakkında edinilmesi gereken bilgileri sınıflandırıp her bir bilgi kümesini kutunun bir yüzünde anlatmak. Elinizdeki materyal bir kutu olunca konuyla ilgili üç boyutlu modelleri de sunuma eklemek çok kolay oluyor. 
Biz kutuları İKEA'dan 3'er liraya satın aldık. Güzel, sağlam, karton kutular.  Tabii seçenek çok bu konuda. Ardından her şehir için kutu üzerinde yer alacak bilgileri belirledik. Görüntü güzel olsun diye de renkli kağıtlara, renkli kalemlerle kısa kısa bilgileri yazdık. Her bilgi için fotoğraflar bulup yapıştırdık. Her kutuda dört yan yüz, bir üst kapak, bir kapak içi olmak üzere altı yüzeyimiz ve şehirlerle ilgili objeleri koymak için bir de kutu içi olmak üzere toplam yedi sunum alanımız olmuş oldu. 








Böylece çocuklarımızın gelen konuklara kolayca sunum yapabileceği, konukların kendi kendilerine de evire çevire inceleyebileceği dört kutu şehrimiz oldu. Hem öğrenci hem veli konuklarımız da merakla ve keyifle kutularımızı inceleyip bu dört şehir hakkında bilgi edindiler. 



Elbette çocuklarımız henüz okur yazar olmadıkları için kutuların yazı kısımlarını biz yaptık. Ancak bu çalışma daha büyük sınıflarda pek çok farklı ders ve kazanım için bir grup çalışması şeklinde düzenlenip öğrencilerin verilen konu üzerinde hem derinlemesine araştırma yapma hem sunum becerilerini geliştirmek için kullanılabilir. Çalışmanın iki boyutlu sunum yöntemlerinden çok daha fazla dikkat çekmesi de en önemli özelliği bence. 
Son fotoğrafta görüldüğü üzere biz de etkinliğimizde İç Anadolu'ya özgü lezzetleri afiyetle yiyerek günün geleneksel kutlanma şekline sadık kalmayı da ihmal etmedik ;) 

11 Aralık 2014 Perşembe

Arkadaşlığı İnceliyoruz

Hem hayat bilgisi derslerimizde hem değerler eğitiminde konumuz arkadaşlıktı geçtiğimiz günlerde. Biz de eğitimde sistem düşüncesini kullanarak konuyla ilgili çalışmalar yaptık. 
Elbette önce arkadaşlık üzerine konuştuk. Arkadaşlarımızla ilişkilerimizden bahsettik. Daha sonra konuyla ilgili bir çıkarım merdiveni hazırladık. Çıkarım merdiveni belli bir konu hakkında gözlemlerimizden yola çıkarak adım adım çıkarımlara varma sürecini somutlaştıran bir teknik. Merdivenin ilk basamağında beş duyumuzla yaptığımız gözlemlerin sonuçları, bir üst basamakta bu gözlemlerin bizde uyandırdığı duygular, en üst basamakta da bu durumla ilgili vardığımız sonuç ve çıkarımlarımız yer alıyor. Biz henüz okur yazar olmadığımız için resimlerle çalışıyoruz. Son derece keyifli ve verimli bir yöntem. Pek çok konuda da kolaylıkla uygulanabilir. Boş halde şekli böyle. 


Çalışma öncesinde çocuklarımıza çıkarım merdiveni hakkında mutlaka bir ön bilgilendirme yapıyoruz. Biz çalışmayı yaparken önce arkadaşlıkla ilgili bir kaç olumsuz duruma ait resimleri inceledik. 
 
Resimleri internetten buldum. Çocuklarıma projeksiyondan yansıtarak gösterdim. Çıkarım merdivenimizde kullanmak üzere de küçük boy renkli çıktılarını aldım. Resimler üzerine biraz konuştuk. Sonra her birine minik yapışkanlı not kağıdı verdim. Bu gördükleri ile ilgili hissettiklerini çizmelerini istedim. Yapılan resimleri çıkarım merdivenimizde hissettim bölümüne yapıştırdık. 


Kızgınlık, üzüntü gibi birden fazla duyguyu resmetti bazı miniklerim. Duygular merdivende yerini aldıktan sonra bu duygularımız üzerine konuştuk. Ortada ciddi bir sorun olduğunu ve bu durumda neler yapmamız gerektiğini düşündük. Vardığımız kararları yine not kağıtlarımıza resmettik. 


Oyuncağı çekiştirmek yerine birlikte oynamaya, birbirimize bağırmak yerine gülümsemeye ve nazik olmaya karar verdik. 



Çıkarım merdivenimiz bu şekilde tamamlandığında artık konuyla ilgili gözlemlerimiz, hissettiklerimiz ve çıkarımlarımız somut ve sistemli bir şekilde panomuzdaki yerini almış oldu. 
Ardından sınıfımıza yeni bir arkadaş geldi. İkea kağıdımıza kabaca çizilmiş kocaman bir çocuk suratı. Önce ona bir isim verdik. Tam da o sıralarda Eren ismini yazdığımızdan olsa gerek adını Eren koyduk. Ardından Eren'le birlikte ne yapmak istediklerini, ona ne vermek istediklerini sordum. Yine not kağıtlarımızı kullanarak bu sefer yeni arkadaşımıza hediyelerimizi resmettik. 


Bazılarımız ona güzel bir sarılma hediye etti, bazılarımız da birlikte oynamak için oyuncaklar. Son olarak hediyelerimizi Eren'in etrafına yapıştırdık. 

Bizim için oldukça keyifli çalışmalardı. Başta da dediğim gibi çıkarım merdivenini bütün derslerin pek çok konusunda kolayca uygulayabiliriz. 

21 Ekim 2014 Salı

Grafiklerle Öğreniyoruz

Biraz gecikmeli bir paylaşım olacak ama paylaşmadan da duramayacağım :)
Yeni öğrendiğimiz bir eğitim yaklaşımını yavaş yavaş ders işlenişlerine entegre etmeye çalışıyoruz.  Duyanlar duymayanlara anlatsın "Eğitimde Sistem Düşüncesi" hayatımıza girdi. 
Bu konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için http://www.egitimdesistemdusuncesi.org adresini ziyaret edebilirsiniz. 
Gelelim biz bu konuda neler yapıyoruz kısmına. 
Bu yaklaşım içinde çocuklarla birkaç farklı türde çalışma sınırsız konuya uyarlanabiliyor. En kolay kullanılabilecek olan zaman akış çizelgeleri. Bir grafiğin yatay ekseni zamanı ya da geçen süreyi belirtirken düşey ekseni de ölçtüğümüz özelliği belirtiyor. Bu duygular olabilir, herhangi birşeyin miktarı olabilir. Yapacağınız etkinliğe ve işleyeceğiniz konuya bağlı olarak siz belirleyebilirsiniz.  Aslında bildiğiniz grafikleri yaşantımızın farklı alanlarına uyguluyoruz. Bu şekilde çocuklar soyut kavramları daha kolay somut hale getirebiliyor.
Bizim ilk çalışmamız "Okulda İlk Hafta Duygularım" grafiğimiz. Başlamadan önce hissettiğimiz duygulardan bahsettik. Farklı durumlarda herkesin farklı şeyler hissedebileceğini konuştuk. Ardından çalışma kağıdımızı miniklerime dağıtıp basitçe yönergeyi verdim. "Birinci gün nasıl hissediyordun?" "Sence nereyi işaretleyeceğiz?"  Bu şekilde duygularımızı belirleyip uygun kutulara nazar boncuklarımızı yapıştırdık. 

Basitçe grafiklerimiz hazır olunca sıra geldi noktaları birleştirmeye. Yine kısa bir açıklamanın ardından herkes grafiğinin çizgilerini de tamamladı. Elbette hata yapanlar oldu. Onlar da anında müdahele ile toparlandı. 

Son olarak grafiklerimizi panoya asıp etkinliği tamamladık. Bu grafikleri sonraki hafta duygularımız konusunu işlerken yorumlayarak öğrendiklerimizi pekiştirmek için kullanadık. 


Çalışmayı biz haftanın son günü yaptık ancak gün gün yapılırsa daha iyi sonuç alınacağını gördüm. Çünkü minikler geçmişe dönük günleri karıştırabiliyorlar. Bazıları da güzel zikzaklar elde etmek için ufak hilelere başvurabiliyorlar. Bir de örneğin bir tenefüste arkadaşına kızdığını hatırlayıp tüm günü kızgın geçirdiğine ya da bütün günü ağlayarak geçirip grafiği yaparken o gün çok mutlu olduğuna karar verenler oluyor. Elbette ben hiçbirine müdahele etmedim. Kendi duyguları hakkında düşünmeleri benim için bu etkinliğin en önemli kısmıydı. Bunu da başardık ;)

14 Ekim 2014 Salı

Açık Hecelerde Ezber Bozuyoruz

Uzuun bir aradan sonra yeniden merhaba. Okula değil ama yazmaya bir süre ara vermek durumunda kaldım. Hayatımda bir radikal değişiklik yapıp, memleket hasretimize daha fazla dayanamayıp devlet memurluğundan istifa ettim. Şimdi sevgili İzmir'imde Ekin Koleji'nde yeniden minicik birlerle aynı keyifle mesleğime devam ediyorum. 
Birikmiş ama paylaşamadığım bir kaç etkinliği şimdilik bir kenara bırakıp okuma yazma çalışmalarıyla ilgili dumanı üstünde bir çalışmamızdan bahsetmek istiyorum. 
Araya bayramı sokmayalım diye düşünerek ilk sesimizi bayram dönüşü verip bu keyifli sürece başladık. Sıralama yıllardır değişmeden "e-l-el" şeklinde başlar. Buraya kadar herşey güzeldir de sonra dilbilgisi kurallarına aykırı yanlış bir heceleme ile "el-e" yazıp "ele" sözcüğüne ulaşır, oradan da "e-le" şeklinde hecelere ayırıp "le" açık hecesine ulaşırdık. 
Geçen yıl Eğitimde İyi Örnekler Konferansı'nda Yar. Doç. Dr. Hülya Kartal'ın öğrenci katılımıyla hece oluşturma konulu sunumunu izlemiş ve öğrencilerin açık hecelere ilk günden itibaren aslında ne kadar kolay ulaşabildiklerini hayretler içinde öğrenmiştim. O yüzden bu sene okuma yazma sürecinde ezberleri de sıralamaları da bozduk. 
İlk işimiz el sözcüğüne ulaşmaktı elbette. Her çocuğumun sırasına üzerinde "e" ve "l" harflerinin yazılı olduğu iki post it  yapıştırarak işe başladık. 


Harfleri ayrı ayrı okuduk. Ardından onlardan harfleri uç uca gelecek şekilde birleştirip okumaya çalışmalarını istedim. 


Bu aşamada artık harflerin birleştiğini bizim de onları ayrı ayrı okuyamayacağımızı belirttim. Bir kaç "e, l" fısıltısının ardından sıralardan birinden "el" nidası yükseldi. Hemen onaylayıp tahtaya kocaman bir el yazıp okudum. Ardından standart uygulama, kağıtlara ellerimizi çizip her yerine el yazdık. Deftere geçtik ve iki sıra el yazdık. El sözcüğüyle cümleler kurduk, söyledik. Minikler bu cümle kurma işine bayılıyor ve dersin en yoğun katılımlı kısmı oluyor. 



Bir sonraki dersimiz için önceden basit bir materyal hazırladık. Önceki akşam pvc yaptırdığımız sınıf kuralları kartlarını keserken artık parçalar işe yarar mı diye düşünmüştüm. Aklıma bunların üstüne harfleri yazarsak kolayca birleştirme yapabileceğimiz geldi.  Çok da basitçe bu şeffaf harf kartlarını hazırladık. Yeni dersimizde bu kez her çocuğa minik pvc parçaları üzerine yazılmış "e" ve "l" harflerinden birer tane dağıttık. 


Her minikten önce el sözcüğünü oluşturmalarını istedik. Şeffaf kartlar üzerine yazılı harfleri kolayca birleştirdiler ve el yazıp okudular. 


Sonra sıra Pepee'ye geldi. Pepee'nin le hanım türküsüyle halay çektiği bölümü youtube ile açtık. Sınıfın ortasında bir güzel halay kurduk kurtlarımızı döktük. 
Halay bitince türkünün "le le le"kısmını söyleyerek bu heceye dikkat çektik. Ardından masada oluşturdukları "el" sözcüğünün sıralamasını ters çevirmelerini istedik. Yani başa "l" sona "e" gelecek şekilde yeniden yazdılar ve yazdıkları şeyi okumaya çalıştılar. 


Öğretmenleri durmadan "le le le le hanım" diye mırıldandığından mıdır bilinmez birisi "le yazıyor!" diye bağırıverdi. Hemen birlikte okuduk ve defterlerimize ikişer satır le yazdık. 
Şimdi hiçbir yanlış heceleme yapmadan ilk açık hecemizi oluşturmuş olduk. Onu bir daha tek başına okuyup yazmaya uğraşmadan yeni sözcükleri oluşturmak için kullanacağız elbette. Yarın yanına "e" sesini getirip "ele" ve "el" sözcüğünün ardına yazıp "elle" sözcüklerini oluşturacağız. Oluşturduğumuz her sözcükle ilgili cümleler kurup okuma yazma çalışmalarımızın ilk adımını tamamlamış olacağız. 
Gerçekten çocuklar uygun ortam, destek ve materyal ile açık heceleri ilk günden itibaren kendileri oluşturabiliyor. Böylece yanlış heceleme alışkanlıkları kazandırıp bunu düzeltmekle uğraşmaya hiç gerek kalmıyor. Önümüzdeki açık heceler için de farklı etkinliklerle yöntemi uygulamaya devam edeceğiz. 




8 Mayıs 2014 Perşembe

Okuyoruz, Eşliyoruz, Eğleniyoruz

Son günlerde okuma yazma çalışmalarımız rutine bağlanmış, oku-yaz-oku döngüsüne düşmüştük. Baktım ki ayaklarım okula geri geri gitmeye başladı dün akşam hemen oturup işe yeniden keyif katmak için bir iki materyal hazırladım. Kabus gibi bir şey etkinliksiz öğretmenlik onu da anlamış oldum ;) 
Seslerimiz bitti desem yalan olur ama okumaya geçtik. En azından çoğunluğumuz geçti. Seslerin bitişi için sene başında Nisan sonunu hedeflemiştik ama araya giren pek çok hesapsız durum yüzünden son iki sesimiz kaldı. Diyeceğim o ki artık herşeyi okuyoruz, yazmada biraz sıkıntımız olsa da durumumuz fena değil sanki. Şimdi artık bol çalışmayla pekiştirmek kalıyor geriye. 
Ben de bu tekrarların bir kısmını kavram grupları üzerinden yürütmeye karar verdim. Vücut bölümleri, meyveler, hayvanlar gibi. 
İlk etkinliğimiz Yağmur'un Vücudu. Önce 50X70 boyutunda kağıdıma bir kız resmi çizdim. Sevgili kızımla birlikte güzelce boyayıp renklendirdik. Kızın vücut bölümlerinden de oklar çıkararak posteri tamamladık. 



Ardından vücut bölümlerimizin isimleri yazılı kartlar hazırladım.  Bunları da normal A4'ten daha kalın bir kağıda çıktı aldım. Onları da tek tek kestim ve arkalarına minik mıknatıslar yapıştırdım. Bu mıknatıslar kızımın bir oyuncağından çıkmıştı ama reklam amaçlı buzdolabı magnetleri de kesilerek kullanılabilir. 


Sonra sıra eğlenceli kısma geliyor. Posteri tahtaya astım. Benim yazı tahtam emaye olduğu için mıknatıs kullanabiliyorum. Böyle bir imkan yoksa strafor üzerinde raptiye ile de kullanılabilir. Her çocuk sırayla kartlardan birini alıyor, üzerinde yazanı okuyor.  Benim sınıfımda okumada ciddi sıkıntısı olan miniklerim olduğu için herkese okuyabileceği bir sözcük yazılı kart seçerek ben verdim. 

Kartı okuyan poster üzerinde uygun yere yapıştırıyor ve yerine geçiyor. 



Tüm kartlar yerine yerleşince poster de tamamlanmış oluyor. 

Ben posteri tahtanın bir köşesine yapışık bıraktım. Tüm kartları da yerlerinden alıp yan tarafına dizdim. Miniklerim teneffüslerde de oynayabilsinler diye. Ama poster kalıcı şekilde yapılıp sınıf dekoruna da katılabilir elbette. Bir de aynı posterden her öğrenci için bir kes yapıştır çalışması hazırladım. Ben etkinliği yaptıktan sonra akıl ettiğim için ayrı bir çalışma ya da pek iyi durumda olmayanlar için performans görevi benzeri bir çalışma olarak kullanacağım. Ama tahtadaki poster yapılırken aynı anda çocuklar da kendi posterlerini kesip yapıştırarak yaparlarsa daha verimli olacaktır. Çalışmayı buraya tıklayarak indirebilirsiniz

İkinci etkinlik için Meraklı Minik dergisinin üzerinde hayvan resimleri olan kartlarını kullandım. Ben de her hayvanın isminin yazılı olduğu minik kartlar hazırlayıp kestim. Ardından resimli kartları yere dizdik. Elbette bir masa da bu iş için yeterince uygun olacaktır. Her miniğime hayvan isimleri yazılı kartlardan bir tane verdim. Önce kartlarını okudular. Daha önce dediğim gibi henüz okuyamayan birkaç miniğim olduğu için herkese seviyesine uygun kart gelsin diye böyle yaptım. Bu aşama sırası gelenin kutudan bir kart seçmesi şeklinde de olur. Hatta öylesi daha iyi olur. 


Ardından sırayla geldiler, kartlarında yazan hayvan ismini okuyup resminin altına koydular.  Bu aşama hepsi için çok keyifliydi. 










Elbet bunlar sadece birer fikir. Resimli kartlar internetten bulunacak birbirinden güzel küçük resimle kolayca hazırlanabilir, farklı dergilerden kesilebilir, her tür kavram grubu için örnekler çoğaltılabilir. Biz bugün uzunca bir aradan sonra yeniden çok eğlendik, herkes istekle elindekini okudu, arkadaşına yardım etti. Çocuklar sırada oturarak okuyup yazmak yerine tüm vücutlarını kullanabildikleri etkinliklere daha istekle katılıyor. Fotoğraflarda gördüğünüz, hevesle kartları okuyan miniklerin bazıları sıradan derslere bir sözcük okuması için yalvarılan çocuklardan örneğin ;) 

13 Nisan 2014 Pazar

Çürük Dişlerle Çıkarma

Matematik bizim için en keyifli ders. Yavaş yavaş çıkarma işlemine başlıyoruz. Son günlerde 20 içinde geriye sayma çalışmalarını hem yazılı hem sözlü bolca yapıyoruz. Elbette artık asıl işleme başlamanın zamanı geliyor. Tıpkı toplamada yaptığımız gibi önce bol bol oyun oynayacağız. Bunun için pinterestte geçen yıl görüp zihnimin bir köşesine yazdığım bir fotoğraftan yola çıkarak bir oyun seti hazırladım. 
Sistem kısaca şöylece işliyor;
Önce dişlerini çürüteceğimiz iki kızımızın resimlerini her öğrenci için çıktı alıp pvc, jelatin ya da poşet dosyayla kaplayarak tekrar kullanılabilir hale getiriyoruz. 

Çocuklar önce bir zar atıyor. Sonra 10 tane inci gibi dişi olan kızımızın dişlerinden zardaki sayı kadarını keçeli kalemle boyayarak çürütüyor. Kalan sağlam dişler sayılıyor. Kalanı bulma işini önce sözlü olarak yapıyoruz. 

İkinci aşamada diş çürütme işini çıkarma işlemi olarak çalışma kağıdımıza yazıyorlar. 



Son aşamada ise problem kağıtlarımızı kullanarak hem eğleniyor hem problem çözüyoruz. 
 
Çalışmaların fotoğrafları için anasınıfına giden kızım modellik yaptı. Fotoğraf işimiz bittikten sonra da diş çürütme işine keyifle devam etti. Kısaca bu çalışmamız eğlence garantili ;) 
Set içindeki tüm resimleri de ben çizdim. Bu yüzden kusurları için şimdiden özür dilerim. 
Çalışma kağıtlarını set halinde buraya tıklayarak indirebilirsiniz.